<p>Kalabalık, boğucu metroda, gizemli, gölgeli bir figür güzel bir genç kadının dikkatini çekiyor. Bakışları kenetleniyor ve aralarındaki cinsel gerilim neredeyse elle tutulur hale geliyor. Adam tek kelime etmeden, onu kendisini takip etmeye çağırıyor. Boş, karanlık bir servis sokağına doğru kayıyorlar. Orada, titrek floresan ışıkların altında, adamı soğuk, kumlu tuğla duvara doğru zorluyor. Adam kadının bluzunu yırtıp, inip kalkan, dolgun memelerini ortaya çıkarırken kadın yumuşakça inliyor. Adamın ağzı bir anda dik, pembe meme uçlarının üzerindeyken, parmakları umutsuzca ıslak, nabız atan amına giriyor. Sahne, şık ve minimalist bir dairede, beyaz bir kanepeye tünemiş, baştan çıkarıcı, koyu saçlı bir kadınla başlar. Bacaklarını çaprazlar, yüksek topuklu ayağı sakallı, dövmeli sevgilisinin pantolonundaki etkileyici çıkıntıya hafifçe sürtünür. Adam kadının yanına otururken elini uzatır ve yavaşça, alaycı bir şekilde parmaklarını kadının iç uyluğunda gezdirir, kadının nefesi her dokunuşta daha da sığlaşır. Aç, ilkel bir homurtuyla kadını kucağına alır ve kaya gibi sert aletine saplar. Oda, çılgınca, tutkulu itme sesleriyle doludur. Olaylar Metrodan eve gelince olmaktadır.</p>